25 Şubat 2015'te, 2001 yılında okumak için geldiğim ve kaldığım istanbul'dan ayrıldım. bu 14 yıllık sürede şüphesiz pek çok şey öğrendim ve içimde hep bir hisle doğduğum topraklara ve dağlara geri dönüp üretime devam etmeyi düşündüm. Anadolu, dağlar, vadiler, nehirler pek çok hikayeye ve masala ve kadim bilgiye, zenginliğe sahip. Asıl çoraklığın şehirlerde yaşandığını görmek an meselesi.
Şuan Artvin'e bağlı Arhavi'deyim. Laz topraklarındayım. Lazona, Lazlık denilen alandayım. 20 milyonluk kentten on bin nüfuslu ilçeye geldiğim ve istemezsem günlerce insan görmeyeceğim bir coğrafyadayım. Geceleri uyumak çok zevkli, çok karanlık ve çok sessiz. Bol oksijenden ilk bir ay çarpıldığımı söylemeden geçemem, hayatlarında marketten hiç yoğurt almamış insanlar var burda. tadı nasıldır hiç bilmem diyecek kadar kendinize güvenebileceğiniz bir konu. Üretimin ve hayatta kalmanın büyük gaye olduğu zorlu bir yer.
Geleli bir aydan biraz fazla oldu. Bu süreçte bağzı gelişmeler yaşadım tabi. Mesela kendime balta aldım ve ateş yakmanın teknik meselesini çözdüm. Hah bir de bu işlerin takdir edilmediği ya da şaşırılmadığı da bir coğrafya burası zaten herkes bu işleri yapıyor. Zor iş başarmanın tatminini bi tek kendimle yaşayabiliyorum.
Hayatta kalma ve adaptasyon ve neler hissedeceğimi, bu hislerin beni nereye götüreceğini komple göreceğiz. Başka bir dünya mümkün mü yoksa 'bırak dağınık kalsın' mı ben de bilmiyorum.
No comments:
Post a Comment